Selin, Gökhan, Kerem
Sorgu Odası
Evrim iceride bekliyordur. Kerem iceri girer.
Evrim:
Sohbetiniz bol olsun. Cinayet zanlisini bekletecek kadar onemli isleriniz vardi umarim.
Kerem:
Sizi cinayet zanlisi olarak görmüyoruz, Evrim Hanim.
Evrim:
Öyle mi? Ilginc. Bu görüsünüzü... Ortaklarimla da paylastiniz mi? Biraz önce tam tersi bir izlenim birakmak icin özel caba harcadiniz.
Kerem sakince dinlemeye devam eder.
Evrim:
Benden ne istiyorsunuz?
Kerem:
Sadece biraz sohbet etmek.
Evrim:
Sonra elimi kolumu sallaya sallaya cikacagim buradan, öyle mi?
Kerem:
Bu size bagli.
Evrim:
Sartlandirmalari unutacagiz?
Kerem:
Unutabiliriz.
Evrim:
Konusalim o zaman. Konu nedir?
Kerem:
One Family!
Evrim:
Müthis bir arastirmacisiniz. Etkilendim.
Kerem:
Arama emriyle cok zor olmadi, kabul.
Evrim:
Tabii uzmanlar getirildi, kasalar ve sifreler kirildi, bilgisayarara ela tildi, yedeklemeler incelendi...
Kerem:
Asil ben etkilendim. Bunu ortaklarinizdan saklamayi basarmissiniz bunca zaman.
Evrim:
Ne istiyorsunuz?
Kerem:
Bize yaptiklarinizi anlatmanizi...
Evrim:
Ne istiyorsunuz?
Kerem:
Yaptiklarinizi...
Evrim:
O kadarini anladim. Sonra?
Kerem:
Tam olarak ne istedigimiz sohbetimiz sirasinda sekillenecek.
Evrim:
Bos vaatlere devam.
Kerem:
Gercek bu.
Evrim:
Bana kendinizden bahsedin.
Kerem:
Efendim.
Evrim:
Konusacagim. Durumumum farkindayim. Konusmazsam, beni meslektaslarim arasinda utanc verici bir konuma düsürebilirisiniz. Yoga sertifikami aldigim ruhani topluluga leke sürebilirsiniz. Hatta sirketlerimin faaliyet alanlarini carpitip, beni ve hatta üyelerimizi belli basli dinci-ahlakci-milliyetci gruplara yem edebilirsiniz. Su anda konusmamak icin olabildiginde kötü bir konumdayim.
Kerem:
Bizi canavarlastirdiniz.
Evrim:
Sizi kibar santajlar etmekten kurtardim.
Konusmadan önce kimlerle ve nicin konustugumu bilmek istiyorum. Konusmamin ne gibi bir yarari olacagini da tabii...
Kerem:
Of, of... Gökhan Beyde daha kolaydi isimiz.
Evrim:
Onun konusacak nesi vardi
Kerem:
O da bir Geisha sirketi kurmus.
Evrim:
Vay maco vay... Cok güzel... Selin ne sirketi kurmus?
Kerem:
O Alter-Native’le yetinmis anladigimiz kadariyla.
Evrim:
Tek basina bir sey yapamaz o zaten.
Kerem:
Agir bir yargi...
Evrim:
Gördügüm bu. Hic bir seye karsi duyarli degildir: Ulkesi, insanlik, dunyanin gidisati... Ne cöp ayirir, ne suyu hesapli kullanir, ne alisveriste dikkatlidir, ne de... Ne bileyim iste... Sadecce arkadaslarini ve sevgililerini kilitler bir suru kuralla. Sanki hic bir degeri yoktur dogum gunlerini hatirlamanin ötesinde... Yüzeyseldir. Sanirim asamadigi bir olay da var gecmisten... Basindan beri Gökhan ile birlikte oldugu icin, Alter-Native testlerine girmesine gerek yoktu. Yoksa bunu da ortaya cikarirdim...
Kerem:
Bir ortaktan bahsediyorsunuz, birlikte is kurdugunuz birinden.
Evrim:
Gökhan Selin’i bana Alter-Native fikri ile eszamanli tanistirdi. Selin’den hoslanmamistim, ama fikir cok iyiydi. Bir de ikisi bu fikri ilk uygulayan cift olarak cok önemliydi. Yoksa, Gökhan’a düsündügümü söylerdim. Hep icim rahatsizdi Selin’e bu ise girmis olmaktan. Sanki ters bir aninda hepimizi satarmis gibi hissederdim. Prensibi, tutarli bir cizgisi olmayan bir kizdi. Kendi capinda rahat, cilgin ve özgur bir kizdi, o sekilde etkilemis Gökhan’i. Bir zamanlar gercekten asikti ona. Ama ask zaten budur, karsindakinin sadece iyi yönlerini görmeye programlandigin bir dönem.
Kerem:
Gökhan’i okuldan taniyorsunuz...
Evrim:
Liseden, evet. Gökhan’i iyi bilirim, özgür bir adamdir, ama ayagi yere basar. Belli bir cizgisi vardir, sagi solu bellidir.
Kesinlikle yabanci film ve muziklerde orijinal urun almaz örnegin.
Kerem:
Bu iyi bir sey mi?
Evrim:
Mükemmel bir sey. Yani zaten ekonomik durum bircogumunuzu buna yapmaya zorluyor, ama bunu prensipte yapmak... Her seyden önce alinan her orijinal eserle ABD ya da Ingiltere’ye bir sekilde bir para akisi oluyor. O para da o ülkelerde vergilendiriliyor. Yani dolayli olarak Irak Savasi basta olmak üzere, bu ülkelerin utanmazca sürdürdükleri yayilmaci politikalari destekleniyor. Buna sponsor olunuyor.
Zaten telif hakki, Batinin yeni sömürme politikalarinin bir ayagi. Hem kültürlerini satiyorlar, hem de üstüne para istiyorlar. Gözleri doysun...
Kerem:
Anti-Amerikanci miyiz?
Evrim:
Ben hic bir uluslararasi hüküm tanimadan ve tüm kültürleri yok sayarak, sadece dünya kaynaklarindan daha coguna sahip olmak adina her seyi yapabilecek sömürgeci ruha karsiyim. Su anda bu bayragi ABD devralmis durumda. Bugün destegim Cin ve Avrupa’dan yana, yarin o da degisebilir.
Kerem:
Evet, degisebilir.
Evrim:
Evet, ABD’nin dünya imparatorlugu bittigi zaman.
Kerem:
Belki daha da önce.
Evrim:
Evet, Amerikali bir adama asik olurum ve bütün fikrim degisir, degil mi? Bu kadar da basit.
Kerem:
Sizin de askla araniz yok.
Evrim:
Bakiyorum kasla göz arasinda sorgulamamiz basladi bile.
Bakin, One Family, geysa isi degil, geyik yapmiyoruz burada. Ben Gökhan degilim. Isimi sürdürebilme olasiligi benim icin bir yem degil. Tüm santajlarinizi gördüm, yükseltiyorum.
Kerem gayet sakin “buyrun ozaman,
dinliyorum” diyen isareti yapar.
Evrim:
Ilk olarak... Emniyet icinde hangi birimde calisiyorsunuz? Lütfen bana cinayet masasi demeyin...
Kerem:
Cinayet masasindaki arkadaslar alinacaktir.
Evrim:
Arkadas oldugunuzu bile dusunmuyorum.
Kerem:
Ilginc.
Evrim:
Degil! Bir emniyet görevlisi gibi konuşmuyorsunuz! Düşünce tarzınız, sözcük seçiminiz, görgünüz, egitiminiz ve zekanız, affedersiniz, polis profiline yumuyor. Dolayisiyla bos zamanlarinizi onlarla sohbet ederek gecirmeniz cok olasi degil.
Kerem:
Sizin tahmininiz nedir?
Evrim:
Ona göre mi bir sey soyleyeceksiniz? Bu da cok zekice.
Kerem:
Pekala. Faaliyet alanimiz yeni teknolojilerle yapilan yasadisi isler, genellikle türlerinin ilk örnekleri. Teknolojiyi daha genis tanimliyoruz bu arada, elektrik ya da makine ile sinirli degil bu kavram.
Evrim:
Bir cesit elit birim yani. Emniyete mi bagli? Icislerine mi?
Kerem:
Bunun önemi var mi?
Evrim:
Peki... Isinizden örnekler verin o zaman...
Kerem:
Bir stratejik alanim kayit disi ekonomi örnegin: Fal ve degisik öngörücülük örgütlenmeleri, üst tabakalara iliskin kadin ticareti iliskileri...
Evrim:
Bunlara engel mi oluyorsunuz?
Kerem:
Gerektiginde...
Evrim:
Nasil yani magazin kizlarimizin raici düsünce mi örnegin?
Kerem:
Cok yaraticisiniz.
Evrim:
Devam edeyim: Konrolunuz altinda oldugu surece göz yumuyorsunuz bunlara.
Kerem:
Cok gaddarsiniz.
Evrim:
Baska...
Kerem:
Orijinal hirsizlik olaylari. Hirsizlik dedigim de öyle bir yeri girip soyma degil. Örnegin kredi karti numara hirsizliklari, sahte kredi karti ticareti, sahte para, hatta döviz basimi...
Kabul etmeliyim, Türkiye bu konuda cok iyi malzeme sunuyor. Tarihi boyunca da sunmus. Cok yaratici bir genc kesim var. Bu yaratici enerji baska yere akitilsa, Türkiye’nin bir dünya devi olmamasi icin hic bir neden yok.
Evrim:
En büyük hırsızın devlet olduğu bir ülkede sasirmak sacma... Sana parayla tapu satiyor, gün geliyor, degere binmeye baslayinca orayi SIT alani falan ilan ediyor, cebine 2 kurus sikistiriyor, geri aliyor. Orman arazisini salyasi akanlara satiyor. Amcaoglu ihaleleriyle istedigine peskes cekiyor, isler ehil insanlara teslim edilmedigi icin de yapilanlar kisa surede cöküyor, paslaniyor, catliyor, kiriliyor... Bunlarin niye üstüne gitmiyorsunuz ha? Tabii paranizi ödeyenler onlar, degil mi?
Kerem gülümseyerek bakar. Yanit vermez.
Evrim:
Bu ülkeden cikmayacak da dahihane hirsizlar, nereden cikacak?
Kerem serinkanli kalmaya devam eder.
Evrim:
Gizemli bir olay anlatin. Sasirtici bir örnek.
Kerem:
Şantaj sektörü örnegin... Sey, kusura bakmayin, sektör bu baglamda biraz itici oldu... Ama bizim iste, calisma alanlarina “sektör” deriz.
Örnegin gecen ay burada sohbet ettigimiz gencler... Üc kisiler. Hepsi yurtdisinda optik konusunda uzmanlasmislar. Internetten tanisip, ABD’de önce ayni sehre tasiniyorlar, uc yil sonra kesin dönus karari aliyorlar ve hepsi ayni anda Türkiye’ye dönüyor. Meger bunlar bir bulus yapmis: Aynali camin arkasini görüntüleyebilecek bir mercek bulmuslar. Bunun patentini alacaklarina, zor yola girmisler: Istanbul’un aynali camli yeni gökdelenlerinin cevrelerine kurulmuslar, bütün dairelere ayarlamislar mercekleri, 24 saat cekim yapiyorlar. Tabii öncelikli alanlari zengin insanlar. Sevisme sahnelerini yüksek cözünürlükte kaydedip, kesip-dograyip sakliyorlar. Bunu cekilen kisilere yolluyorlar; gelir düzeylerine göre belirledikleri santaj miktarlariyla birlikte.
Evrim:
Gelir düzeyine göre santaj miktari... Sevdım bu cocuklari...
Kerem:
A, tabii... Cok iyi egitimli cocuklar.
Evrim:
Sevismelerin cogu da eminim pencere önünde. Kadin ayakta, erkek arkasinda. Ikisi de asagiya sehir isiklarina bakiyorlar gecede. Bu aynali camli evlerde oturanlarin kacirmadigi bir fantazidir. Hatta bu fantaziyi yasamak icin eve aynali boy cam taktiranlar da vardir.
Kerem:
Manzaraya karsi ne yapsaniz güzel, sevismek de bir istisna degil. Sonra yakalanma riski olmadan teshircilik duygusunu tatmin... Ideal cözüm.
Bu arada dikkatinizi cekerim: Yeni, nami diger yeni nesil “rezidans”larimizin dairelerinin tümü bu sekilde; aynali boy cam. Yani bizim kafadarlar, fikirlerini saklamakla muazzam uyaniklilik yapiyorlar: Dünya capinda ne kadar cok aynali cam kullanilirsa, o kadar cok calisma alani aciliyor onlara. Duyruldugunda da bulus o kadar degerli olacak.
Evrim:
Ne oldu üc kafadarin akibetleri?
Kerem:
O kadari da bize kalsin.
Evrim:
Hayir, yani benim akibetime cikarim yapmak icin...
Kerem:
Size cok net bir teklifte bulunacagim, burada modelinizin ana hatlarini anlatmaniz durumunda, yaptiginiz isi ABD’de sürdürebileceksiniz.
Evrim:
Yooo, hayir... ABD demediniz! ABD demediniz!
Kerem:
Size ayni calisma olanaklarini sunulacak. Cocuklari da götürebilirsiniz. Hatta yenilerini de getirebilirsiniz. Hic bir sinirlama yok... Calisacaginiz cografya disinda.
Evrim:
Konusmayacagim.
Kerem:
Duygusal olarak allak bullak olmanizi anliyorum. Sonucta vataniniz icin yaptiginiz bir hizmette vataninizi terk etmeniz isteniyor. Kolay degil. Ama artık bu topraklarda calismaniz zor. Gereğinden çok kişi Alter-Native’i ögrendi. Sizi hedef tahtası haline getirmek isteyen bir kesim olustu bile emniyette. Ayrica bundan böyle hayatiniz, özellikle de is hayatiniz takip edilyor olacak. Sizleri bir daha “basibos” birakmak polisin de giremeyecegi kadar yüksek bir risk.
Evrim:
Evet, sonunda santajinizi da yaptiniz. Rahatladik mi?
Kerem:
Neden sizi korumak istedigim konusunda bana güvenmiyorsunuz?
Evrim:
Cünkü taslar yerlerine oturmuyor. Biraz önce sorsaniz, size Icislerine bagli calisan bir teknokrat derdim. Su anda daha cok Amerikan Patent Kurumunun yurtdisi temsilcisi gibisiniz. Söylesenize kimsiniz siz ha? Kimin icin calisiyorsunuz? Paranizi kim ödüyor?
Kerem:
(Alayli bir sekilde.) Ayaküstü Amerikali yaptiniz beni.
Evrim:
Amerikan dizi cevirisi Türkcesi kullaniyorsunuz. ‘
Kerem:
Bayagi yararli polisiye diziler yapiyor Ameriklalilar.
Evrim:
Bu dil, fazla dizi seyreden birinin dili degil, ABD’de yasamis biri gibi.
Kerem:
Birlesik Devletlerde egitim gördük, bu dogru.
Evrim:
Hatta Ingilizce dusunen birinin dili. Ana diliniz Ingilizce!
Kerem:
Diyorum ya bu yaratici enerjiyi baska yere akitsaniz...
Evrim:
Üc gun sonra buraya geldigimde, ne sizi taniyan cikacak, ne de birimizi. Bizi de hic kimse görmemis olacak. Bu sorgulama da kayda girmemis olacak.
Kerem:
Yenicag gazetesi gibi konusuyorsunuz: “Dahili bedbahtlar”... “Türk’ün dostu yok zaten”...
Evrim:
Bu ülkenin evladi niye istesin ki ABD’de One Family’yi yürütmemizi? Onun yerine neden sadece One Family’yi teshir edip, dagitmiyorsunuz örnegin? Cikariniz ne?
Kerem:
Elimizde iki gercek var. Ilki isinizi bu ulkede surduremeyecek olmaniz.
Evrim:
Peki neden ABD? Neden baska bir ulke degil de, ABD?
Kerem:
Neden olmasin? Orasi özgürlükler ülkesi!
Sahne kararir.
Kerem, Selin, Gözde
Sorgu Odası
Evrim iceride bekliyordur. Kerem iceri girer.
Selin:
Konustu mu?
Kerem:
Biz kendi isimize bakalim.
Selin:
Hayir, Gökhan bülbül gibi sakidi da demin.
Gözde:
Geysalariyla vedalasma fikri agir gelmistir. “Koniciva, baby”.
Evrim ne is ceviriyordu?
Selin:
Bilmiyorum. Sir gibi sakliyorlar.
Kerem’den laf almaya calisir.
Kerem sadece gülümser.
Selin:
Bildigim tek sey ikisinin de benim ve Alter-Native’in arkasindan is cevirdigi. Bu yüzden burada degil miyiz su anda, canim?
Gözde:
(Gülümser.) Iceride geysa sirketini yeni duymus gibi rol yaparken seyretmek isterdim seni...
Selin:
Cok rol yapmama gerek kalmadi canim. Gercekten sinirlendim Gökhan anlatirken.
Kerem:
Durumu tekrar gözden gecirelim: Iki gün sonra özel bir ucakla Londra’ya ucacaksiniz. Oradan refakatinizla adim adim Havai’ye. Havai son karariniz, degil mi?
Kizlar olumlu sekilde kafalarini sallarlar.
Kerem:
Banka hesabiniza düzenli olarak ayda 10.000 Amerikan Dolari yatacak. Ister harcayin, iste biriktirin, yatirim yapin, ister ek bir iste calisin, ek para kazanin. Buna da bol zamaniniz olacak. Sorunuz?
Kizlar “yok” anlaminda omuzlarini kaldirirlar.
Kerem:
Güzel. Yeni dünyaya ve yeni hayatiniza hos geldiniz o zaman. Tadini cikarin.
Kerem odayi terk eder.
Kerem, Evrim
Sorgu Odası
Evrim iceride bekliyordur. Kerem iceri girer.
Evrim:
Lütfen, isimizi burada yapmamiza izin verin. Karadeniz’de kimsenin bilmedigi bir yere tasinip, izimizi kaybettiririz. Size istediginiz bilgileri aninda aktaririz. Hangi bilgileri isterseniz. Yalnizca Türkiye’de kalalim.
Gökhan:
Korkarim ki bu olasiligi unutacagiz.
Evrim:
Neden korkarsiniz, ha? Niye unutacagiz? Calismamizi engellemiyorsunuz, neden?
Gökhan:
Yararli bir is yapiyorsunuz. Vatansever cocuklar yetistiriyorsunuz. Ama vatansever ve korkusuz cocuklara sadece Türkiye’nin degil, bütün dünya ülkelerinin gereksinimi var.
Evrim:
Özellikle de Birlesik Devletlerin. Bari kafamiza kesekağıdı geçirseydiniz de markaniz belli olsaydi.
Gökhan: (Gülümser.)
Baska sartlar altinda sizinle sohbet etmek cok sevkli olablilrdi, ama...
Evrim:
Düsünüyorum da... Amerika Birlesik Devletleri; dünyanin beyin merkezi! Nasil bulacak beyinlerini? Bir kismini tesvik ile ülkeye cekecek: Üniversiteleri zaten birer cekim merkezi. En iyi yabanci mezunlari kapmak o kadar da zor olmuyordur.
Sonra: Kelle Avcilari. Eminim her ülkede ABD Devletinin birer gayriresmi kelle avcisi vardir, bütün kayda deger özgecmisler veri tabanlarina girilmistir. Istediginiz zaman, istediginiz kisiye güzel bir teklifte bulunmak zor olmuyordur.
Sonra eminim patent bürolarinda da adamlariniz oturuyordur. Dünyanin herhangl bir yerinde basvurulan ise yarar patentlerin cogunun birkac gün sonra ABD’de, o güne kadar o isi hic yapmayan firmalarca alinmis olmasi da bundandir.
Onun disinda fikir casuslugu! Suc islemis bütün “hacker”lar tutukluluk sürelerince bir Ulusal Bilgi Toplama Merkezinde calisiyordur zaten. Dünyadaki yeni fikirleri olusum süreclerinde bilgisayarlara sizarak ögrenebilirsiniz.
Oldu da, bunlarin disinda hala dünyada ulasamadiginiz, ama isinize yarayan fikir var, o zaman da bize yaptiginiz gibi komplolar kurarsiniz.
Biliyor musunuz, tüm bu saydiklarimdan daha iyi bir yol da var.
Gökhan:
Öyle mi, hangisiymis?
Evrim:
Niye merak ettiniz?
Gökhan:
Ne bileyim, cunku...
Evrim:
Cunku söylediklerim dogru. Gözünüz parildadi merakinizdan demin.
Gökhan:
One Family’ye dönecek olursak...
Evrim:
Nobel!
Gökhan: (Konuyu kapartmak ister gibi.)
Efendim?
Evrim:
Nobel! Nobel cözmüstü olayi. Isvec Devleti de bunu anladi: Dünyayi degistiren bilim alanlarinda prestiji parayla ölcülen büyük ödüllü bir yarisma acilacakti. Her yil. Böylece kaynaga gereksinim duyan bütün bilim adamlari buna basvuracakti. Dagittiklari birkac milyon Avroluk ödüle karsilik, dünyanin bütün kayda deger calismalari Akademinin eline gececekti. Her yil! Paha bicilemez bir servet. Dagitilanin yaninda ne ki?
Olayi biraz bulandirmak icin de edebiyat ve baris ödulu koymak yeterliydi.
Kerem, kapiya yönelir, odadan cikmak icin yurur.
Evrim:
Nasil oldu ha hepsi? Doruk yasiyor mu? Köstebek mi var aramizda? Beni niye digerlerinden ayirdiniz sorguda?
Kerem, Öykü
Sorgu Odası
Öykü:
Konusmuyor degil mi?
Kerem:
Kamikaze ruhlu. Fikrin tamamen baskasinin eline gecmesindense, tarihe karismasini ister onlar.
Öykü:
Kaba hatlariyla bilmesek, anlarim.
Kerem:
Elimizde ne var tekrar gecelim. “Kaba hatlariyla”...
Öykü:
Alter-Native’te takip ettikleri calisma konularindan biri “sevgilinin islevleri”. Yani neden bir sevgiliye gereksinim duyariz? Bir annenin, bir kardesin, bir arkadasin vermeyecegi neyi verir bir sevgili! Yani insanlar aslinda ne ariyorlar! Evlilik mi istedikleri, iliski mi, yoksa sadece toplum tarafindan dislanmadan cinselliklerini yasayacaklari bir secenek mi? Arastirmada bu saydiklarimin amac degil, sadece arac oldugu sonucuna variliyor. Insanin beklentisi üc ana noktada toplaniyor: Cinsel sefkat, cinsellik ve yetistirme güdüsü.
En belirgini cinsellik. Derin ve detaylandirilabilecek bir konu, ama kavram kargasasi yok. “Sefkat”te var. Bahsedilen sefkat, bir anne, kardes, arkadas sefkatinin ötesinde. Daha bedensel temas ile ilgili bir sey. Cirilciplak birlikte uyumak, genel olarak sarilmak, öpmek, masaj... Bebekken ailemizden ya da arkadaslarimizdan gördügümüz, ergenlikten sonra cinsellige dahil olan bir sefkat. Kültürlere göre kismen sürebilir, örnegin 30 yasinda bir adamin, annesinin kucagina oturup, ona sarilmasi bazi ailelerde ve ülkelerde normaldir.
Kerem:
En ilginc tespit “yetistirme güdüsü” ile ilgili olan. Eski arastirmalarda bu güdüye “üreme” derlerdi. Hatta cinsellik sadece üreme icin yapilan bir eylemmis gibi onunla bir tutulurdu.
Kerem, Öykü’nün bozuldugunu görüp, susar.
Ona uzanir, onu belinden kendine ceker.
Ayakta arkasindan beline sarilarak durur.
Kerem:
Bu konuyu hallettigimizi saniyorum.
Öykü:
Birak beni.
Öykü, Kerem’den kurtulur. Kerem bozuldugunu
belli etmemeye calisir, Öykü calismaz.
Öykü:
Belki arastirmalar artik daha ince yapiliyor, belki de gercekten insanlarin üreme güdüsü ekonomik ve teknolojik gelismelerle ciddi boyutta sekil degistirdi. “Yetistirme güdüsü” kanat germe, koruma, verme, ögretme güdüsünü kapsiyor. Bu gereksinimini karsilamak icin cocuk yapman gerekmiyor. Genelde cocugun olabilecek yastakilere karsi bu his daha güclü, ama böyle bir sinir yok.
Kerem:
Alter-Native, sefkatin ön planda oldugu bir model. Gökhan, geysa modeliyle biraz cinselligin üstüne gitme karari almis gibi. Tabii bunlar bu kadar sert cizgilerle ayrilamaz, iki modelde de diger ikisinden önemli oranlar var. Ama Evrim’in isini “yetistirme güdüsü”ne endekslemis. Bunlar tabii ki karakterlerle de ilgili. Selin icin en önemlisi “cinsel sefkat” oldugu icin Alter-Native’den baska bir model kurmak istemedigini tahmin ediyoruz.
Öykü:
Buraya kadar tamam. Evrim’in kafasindakileri sekillendirmek icin “Alternatif Medeni Hayat Modelleri İçin Alternatif Alt Toplum Gereklilikleri” isimli uluslararasi projeye girdigini biliyoruz. Belki fikrin sekillenmesi ile ikisi eszamanli olmustur. Önemli degil.
O calismada iflas eden kurumlarin sadece tek eslilik ve evlilik degil, özellikle onu takip eden aile oldugu üzerinde duruluyor. Ailenin ana varolus nedeni cocuk ve cocugun yetistirilmesi konusunda sinifta kaldigini ve buna alternatifler düsünülmesi gerektigini...
Kerem, masa üzerinde duran kagit blogunu eline alir.
Öykü de kendi örnegini kapar.
Kerem:
Barcelona’da Evrim’in kürsüden söyledigi bir sey... Tutanaklardan okuyorum: “Araba kullanmak ve narkoz yapmak ehliyetsiz, diplomasiz yasak, cezasi var. Ama cocuk yapmak icin izin ya da yeterlilik belgesi gerekmiyor. Ruh hastalari da yapiyor, kisiliklerini bulamamislar da, komplekslerini yenememisler de. Olan cocuklara oluyor, tüm bunlardan nasiplerini aliyorlar ve nesilden nesile tasiyorlar.”
Bir baska yer, isaretlemisim: “Kendi hayatlarindan hic memnun olmayan insanlar, cocuklarina hep kendilerini örnek gösteriyorlar. Iste ruh hastaliklarinin en önemli olusma asamasi.”
Yine baska bir yer: “Hizli degisen caga ve baskiya ayak uyduramayanlar, daha dogrusu kisiliklerini bulmaya zamani, enerjisi ya da konsantrasyonu kalmamis olanlar, hayatlarini anlamlandirmak icin radikal bir degisiklik yapma geregi duyuyorlar. Pek cogu yeni bir meslek secmek ya da bambaska bir sehre tasinmak gibi daha zor secenekler yerine, olduklari yerde aile kurmayi seciyorlar. Yaptiklari cocuklar da terapi niteligi tasiyor, eve köpek almak gibi... Cocuklari, sorunlarini cözecek bir varlik gibi görüyorlar. Hayatlarini ya da iliskilerini kurtaracak bir varlik. E, tabii böyle bir sorumluluk, dünyaya gözlerini yeni acmis, daha yürümesini ve konusmasini bile bilmeyen bir canli icin oldukca büyük.”
Öykü:
“Freud’un, sorunlarin köklerini 0-6 yas döneminde aramasi ve calismalarinin hala en büyük terapik ilerlemelerden sayilmasi, psikolojiyle ilgisi bile olmayanlarin Freud ismine asina olmasi... Bütün bunlar o yaslarda tamamen ailelerinin elinde olan cocuklarin, hayata ne kadar yanlis basladiginin isareti degil de ne?”
Kerem:
Evet, 0-6’da ailenin iflasi... Sonrasinda da devletin. Calismayi yürüten grubun bir diger tezi de... Bir dakika bulacagim: “6-7 yaslarinda okul kurumu yoluyla devlete teslim edilen cocuklarin, zaten iyi sartlarda gelmedikleri dünyalarinin iyice kararmasi”...
Öykü:
“Okulda basari, hayatta basari midir” gibi geyiklerin artik okullarda bile tartisildigi bir zaman icin cok devrimsel düsünceler degil. Bu konuda sayisiz kitap var zaten. Ama calisma grubu bir sonraki adim olarak alternatif modelleri incelemeye baslamis.
Kerem:
Inceledikleri modelleri gecelim...
Öykü:
Kızılderili modeli: Bazi Kizilderili kabilelerinin dahil oldugunu bildigimiz ve ne yazik ki tarihe karistirilmis “yüksek bilinc toplumlari”, zaten tek eslilik, aile ve bunlarin getirdigi kiskanclik, aldatma gibi suni kavramlar üzerine kurulmazdi.
Kerem:
Sence aldatma ve kiskanclik suni kavramlar mi?
Öykü:
Aile ve tek esliligin getirdigi kavramlar oldugu icin öyle söyledim. Asil önemli noktayi kaciriyorsun: Bu alternatif model bir yüksek bilinc toplumunda uygulaniyordu. Aksi de cok zor zaten. Su anda böyle bir topluma dahil olamadigimiz icin, belli tabakadan insanlarin bir araya gelmesi ve bu toplumu yaratmasi gerekli... One Family de...
Kerem: (Öykü’nün sözünü keserek.)
Ona hic gecmeyelim simdi... Kizilderililer!
Öykü:
Onlar icin önemli olan, üyelerinin güvenli, mutlu yasamasi ve yeni neslin en iyi sekilde yetismesiydi. Kizilderililerde, en saglikli cocuk doguracak 20’li yaslardaki kadinlarin, en saglikli döllere sahip akranlariyla ciftlestikleri, ama dogan cocugu, yasta daha ilerlemis, coklukla 40’li yaslarinda olan, olgun ve saygin kisilerle yetistirdikleri, hatta yetistirmeyi onlara biraktiklari görülmüs. Kiskanclik olmaz ve baskalariyla yatmak aldatma gibi görülmezse, ideal bir model.
Kerem: (Öykü’nün sözünü keserek.)
Ama biraz önce de dedigin gibi, ne yazik ki geri dönemiyoruz... Sonraki model?
Öykü:
Kibutz modeli: Israil’de daha cok ihtiyactan, devletin olmadigi varsayilarak kurulmus bir model. Aslinda eski caglarin kabile modelinin gelistirilmisi ve günümüze uyarlanmisi. Kabile, yani pratikte kocaman bir aile olarak birlikte yasayan topluluk, okulunu ve isbölümünü kendi icinde yapmis. Kendi cocuklari gibi, kimsesiz cocuklara da bakiyorlar. Ayrim yapmadan.
Kerem:
Burada tek eslilik ve aile hala var, ama cocuk yetistirme ailenin biraz elinden alinmis ve devlete teslim edilmemis. Güzel, sonraki model?
Öykü:
Uc Komunist Model: Ucta bir model, uygulamasi cok sinirli kalmis... Cocugun dogduktan sonra devlete teslim edilmesi, tamamen orada yetismesi. Aile kavramindan yoksun olarak, daha cok vatan bilinciyle.
Kerem:
Kibbutz’tan büyük aileydi, bu en büyük aile.
Öykü:
En büyük aile dünya ailesi, umarim bunu da bir gün herkes anlar.
Kerem:
Baska zaman canim, isimize bakalim. Son modelde aile yok, devlet kurumları büyütüyor cocugu. Bu biraz Osmanli’nin devsirme gelenegine benziyor. Baska model?
Öykü:
Bir tane de bu toplumda kabul edilebilir model var. Angelina Jolie Modeli.
Kerem:
Evlat edinmeye bu ismi mi vermisler?
Öykü:
Dogru, kadin ilk evlat edinen kisi degil, ama en cok ses getireni. Ismi herkese bir seyi cagristiriyor. Ayrica evlat edinme sekli: Cocuklari kendi ulkesinden secmiyor, dünyanin en yoksul bölgelerinden seciyor. Ayrica devsirme fikri yok, tam tersine cocuklar ileride aidiyet krizi yasamasinlar diye, kendi ülkelerinde arsalar aliyor, ileride orada yasamak isterlerse diye. Bu yepyeni bir sey. Basit bir evlat edinme degil.
Kerem:
Ayrica hali vakti gayet yerinde biri yapiyor bunu. Evlat edinme genelde orta hallilerin tercih ettigi bir yol.
Öykü:
Cocuk yetistirme ile ilgili son model yapay döllenme. Bu da aileye alternatif getirilmis bir sistem. Ne var ki, son iki örnekte, yani tek ebeveynli örneklerde cocuklar yine ailevi ortamlarda büyüyorlar. Cocuk dogduktan sonra bosanmis aileler gibi. Birinde baba var ve belli, digerinde baba olgusundan uzak. Ya da anne olgusundan, evlat edinenine göre. Son iki model bugünkü modern toplumlarin yasal olarak kabul ettikleri ara modeller.
Kerem:
Kabul görmeyen bir benzer model de kadının cocugunun babasi olarak esinden gizli daha uygun buldugu bir erkek seçmesi. Babalik testleri tavan yapiyor Avrupa’da. Bunun icin ayri merkezler kurulmus.
Neyse, One Family’ye gelelim.
Öykü:
One Family, ailenin ve devletin iflasi fikri ile elit egitimin gerekliginin birlikte dogurdugu bir model. Evrim’in cok güclü ulusalci duygulari oldugunu biliyoruz.
Kerem:
Suna milliyetci desene kisaca.
Öykü:
Kerem, yeni jargondan haberin yok galiba. Milliyetci kavrami aramizda artik, ayagi yere basmayanlarin kavram. Yaptiklariyla ülkelerine zarar verdiklerini anlamayan yanlis milliyetcilere “milliyetci” diyoruz. Hem tarz, hem de uygulamada gercekten milliyetci olanlarin adi artik “ulusalci”.
Kerem:
Tamam, Evrim ulusalci. Zaten bizim ilgilendiklerimiz de onlar degil mi?
Göz kirpar, gülümser.
Öykü:
Evrim’in modelini “Alt Toplumlar” grubunun Güney Amerika’dan birkac temsilcisi ile yazismalarinda kurduklarini bulduk. Epostalarda hangi fikrin, ne zaman olustugunu, gününe ve saatine kadar bulabiliyoruz. Güney Amerika’nin su anda dört ülkesinde degisik isimlerle baslatmislar aktivitelerini. Bu proje, Gökhan’in geysasi gibi degil, Alter-Native’ten önce varmis. Selin’le Gökhan ona geldiklerinde, coktan yürüyormus.
Kerem:
Evet, Alter-Native’i bu projeyi beslemek icin essiz bir firsat gibi gördügünü biliyoruz. Bana köyü anlat...
Öykü:
Pekala, Kazdaglarinda sifirdan bir köy kuruyorlar. O güne kadar hicbir yolun gitmedigi Elektrigi, suyu, hepsini kendi kendilerine sagliyorlar. Bacalari duman vermiyor, o dumani bas kullaniyorlar. Evler Agaclarin arasindan gözükmeyecek sekilde yapiliyor. Hatta tek bir agac bile kesmediklerini tahmin ediyoruz. Evler bildigimiz gibi dörtgen degil o yüzden, agaclara göre yapilmis. Yani helikopter ile gecerken bile göremezsiniz. Komsu köylerle ticaretleri var, ama yazlikci gibi gidiyorlar oralara.
Kerem:
Müthis bir gizlilik, saygi duydum.
Öykü:
Gönüllülerle calisiyorlar, cocuklari onlar yetistiriyor. Cocuklarin kimin oldugu belli, ama sanki terk edilmis ve onlar evlat edinmisler gibi yeni kimlikler cikartiliyor. Her seferinde evlat edinen ayri, süphe uyandirmasin diye. Cocuklar buraya getiriliyor. Her seyleri hazir. Büyük bir aileleri var. En cok Kibutz modeline benziyor. Onlarda da annenin Yahudi olma sarti vardir. Burada irksal bir sart yok, yalniz annenin ve babanin kim oldugu önemli.
Simdiye kadarki modellerin hepsi, cocugun sorunsuz ciktigindan, gen olarak devreden anormallik olmadigindan yola cikiyor. Yoksa zaten bilim kurgu filmine döner senaryolar.
Kerem:
Bu model de zaten bir bilim kurgu modeli gibi.
Öykü:
Bunu yalanlayamayacagim iste. Ilk adim, cocuk dogurmayan, daha dogrusu yetistiremeyeceklerine inanan bir elit kesimi ikna etmek. Cok iyi egitimli, basarili ciftlere fokuslaniliyor. Zaten Evrim Hanimin sosyete ile yakin iliskisi biliniyor, o iliskilerini kullaniyor. Onlari ikna etmesi gereken tek sey, cocugu yapmalari, gerisini düsünmemeleri. Cocugu onlara teslim edecekler, cocuk en iyi sekilde yetistirilecek. Onlar isterlerse uzaktan takip edebilecekler. Cocugun isleri de ileride genelde rast gidecek. Tanimaklari ve asla tanismayacaklari, önemli konumdaki gercek anneleri-babalari onlari kollayacak.
Kerem:
“Hic bir zaman tanismayacaklari”... Iste modelin en kilit noktasi...
Öykü:
Evet, iste bu noktada elitist bir egitimden cok, bir ajan egitimine benziyor. Amac, sürekli kollansalar da, aileleri olmayan cocuklar yetistirmek. Politikaci olmalari icin! Aileleri olmazsa, kaybedecekleri, zarar görebilecek sevdikleri de olmaz. Santajlara gögüs gerebilir, rüsvetlere ragbet etmeyebilirler. Resmen ülkelerinde temizlik yapacak askerler yetistiriyorlar.
Politikaya da süper bir senaryo ile girecekler: Hicbir okula gitmemesine ragmen, üniversite sinavini kazanmis, yetim bir cocuk. Sadece Türkiye gelismemis ülkelerde degil, her yerde duygusal bir bag kurulabilecek, etkileyici bir senaryo. Oylar garanti.
Kerem:
Biraz bana Hitler’in ari irk yetistirme projelerine benzedi gibi geldi.
Öykü:
Varis noktalari apayri, cikis noktalari cok benzer. Zaten o projeyi de incelemisler. Hitler’in Ari Aria Cocuklari Projesi.
Kerem:
Hitler de ülkesi icin iyi olacagini düsündügü icin yapti. Sonucta suistimal edilebilir bir sey.
Öykü:
Devletin okul sisteminin olusma nedeni bu degil mi? Her toplumsal grup, cocuklarina kendi egitimini verse, kendi dogru bulduklarini ögretse, ülkelerin halleri ne olur?
Kerem:
Özel okullar da bir ara model, ama müfredatta özgür olamamalari icin, istedikleri etkiyi yaratamiyorlar. Neyse, devam et...
Öykü:
Aileler secilmis aileler, saygin, zengin, basarili, görgüleri görgü, ögrenimleri ögrenim... Kadinlar hamileliklerinin ilk aylarini yasadiklari yerlerde geciriyorlar, karnin sismeye basladigi dönem, birkac ayligina yurtdisina ya da yazliga gitmek adina Kazdaglari’na gidiyorlar.
Kerem:
Neden Kazdaglari? Karadeniz daha uygun olmaz miydi gizli kalmak icin?
Öykü:
Oksijen orani nedeniyle dünyanin en saglikli bölgelerinden... Cocuklarin sagligina cok önem veriyorlar. Köyde gönüllü doktor, mühendis, hepsi var.
Kerem:
Anlasildi. Güney Amerika baglantisina gecelim...
Öykü:
Güney Amerika daha da asmis. Cesitlemeler yapmislar. Örnegin, dogurmak istemeyen, ama fikre sicak bakan kadinlar olmasi durumunda, gönüllü doguracak orta halli insanlar da buluyorlar. “Ikisinin cocugu olamayacaksa, adamin dölü de yeterli” mantigi. Cok parlak, orta siniftan üniversite mezunu kizlar, 9 ay o adamlardan hamile kalma karsiligi, iki yillik gecimlerini kazaniyorlar.
Kerem:
Iki yil arayla hamile kalmalari durumunda calismalarina gerek yok o zaman.
Öykü:
Geysa olma motivasyonu ile ayni kizlarin bunu kabul etmesi. Cocuklara bakmak, bir daha onlari düsünmek zorunda da degiller.
Kerem:
Bu Güney Amerika hep bir adim daha manyaktir zaten. Oradakiler ne durumda?
Öykü:
Bizim gibi görüsmeleri sürüyor olmali. Eszamanli dügmeye bastik. Evrim ne olacak? Onsuz yapamaz miyiz?
Kerem:
Yapariz. Ama onun gibi beyinler hic durmaz, ilerinin mdellerini de onlar düsünecek. Bugün bizim aklimiza gelmeyen seyleri onlar yapiyor ya da aklimiza gelen seyleri onlar coktan denemis oluyorlar. O tür beyinlerin hepsi ayri birer kazanc.
Öykü:
Selin’den niye vazgectik? O da Alter-Native’i idare ederdi.
Kerem:
Insanligi ileri götüren modellerle ilgileniyoruz sadece. Iliskiler! Mutluluk! Geyik bunlar. Kimseye bir yarari yok. Ama diger iki model! Onlar gercekten ilerici seyler. One Family gibi modellerle ilerinin komandolari yetisiyor. Geysalar da, bu komandolarin islerine konsantrasyonlarini bozmadan cinsel ve duygusal gereksinimlerini karsilamalarina yariyor. Duygusal sallanmalarini törpülüyorlar, verimlerini yüksek tutmalarini, hedeflerine kitli kalmalarini sagliyorlar. Iliski, aile, duygusallik... Bitti bunlar canim, yeni yüzyilin olayi baska.
Kerem, Evrim
Sorgu Odası
Evrim:
Cocuklari ülkelerinden koparamayiz. Onlar burasi icin yetisiyor. Kendi insanlarini tanimak zorundalar.
Gökhan:
Ailelerinden koparmissiniz, ülkelerinden de koparabilirsiniz.
Evrim:
Ayni sey degil, biliyorsunuz. Isterseniz modeli ABD’de de kurarim, her türlü gelismeden aninda haberdar olursunuz. Her türlü egitimi ve destegi saglarim, lütfen köyü bosaltmayin.
Oda kararir. Kimse gözükmez.
Evrim:
Adi herifler... Bizim optik üclüsü de zenginlere santaj yapmiyordu degil mi? Öyle ya, bunu yapacak olsalar ABD’de yaparlardi, hem de cok daha fazla kazanirlardi.
Onlar iyi cocuklardi, vatanseverdiler. Politikacilari kiskaclarina almislardi. Devletin degisik kurumlarindaki görevlilerle ilgili onlara baski yapabilecekleri malzeme topluyorlardi. Ama sadece iyi isler icin kullanacaklardi. Bu kirlenmisligi, bu kokusmuslugu temizlemenin insanca yollari tikandigi icin tek yolun santaj oldugunu anlamislardi. Bizim gibi ülkeyi ileri götürmek istiyorlardi. Onlari da dagittiniz degil mi? Onlar da simdi Pentagon icin, CIA icin ya da artik hangi örgütü uygun gördüyseniz, onlar icin calisiyorlar. Öyle degil mi?
Stratejik ortakmis, partnermis, dost ülkeymis. Palavra. Dogal kaynaklarimiza civa atan, kalkindigimiz sektörleri sinsice baltalayanlar sizlersiniz. Ama her imparatorlugun bir cöküsü var, sizinkisi en trajigi olacak.
Cehenneme gidin.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder